İddiaya nazaran; İlyas Kayaokay, ocak ayında kendisine verilen imtihan gözetmenliği vazifesine yetişemeyeceğini mazeretiyle birlikte o zamanki kısım liderine iletti, fakat kendisine bir yanıt verilmedi. Kayaokay, bu imtihan vazifesine yetişemedi. Bunun üzerine A.K., tutanak tutarak Kayaokay hakkında disiplin soruşturması açtırdı. İlyas Kayaokay, daha sonra kendisine mobbing yapıldığı gerekçesiyle Munzur Üniversitesi Rektörü’ne hitaben bir evrak sundu. Mobbingle uğraş ünitesinden Kayaokay’a “şikâyet hakkını berbata kullandığına” dair yanıt geldi. A.K., bu karara istinaden Kayaokay hakkında ‘iftira’ soruşturması başlattı. Soruşturma devam ederken A.K., 6 Haziran’da imtihan vazifesi sonrasında mühendislik fakültesinde koridorda yürüdüğü sırada Kayaokay’ı çağırdı.
“HERKESİ ŞAHSIMA KARŞI MANİPÜLE ETTİ”
Karaokay, daha sonra yaşananları şöyle anlattı:
“Üç yıldır Munzur Üniversitesi’nde çalışmaktayım. Şahsım, üç yıldır bilhassa süreksiz 50/D takımında olduğu için baskı, zulüm ve mobbing görmektedir. Buna ‘dur’ diyecek kimse yok mudur? Hakkımda her türlü palavra, karalama, iftira, soruşturma… Bir insan üç ayda beş soruşturma geçirir mi? Mahalle dedikodusuna bile bahis olmayacak konulardan soruşturma geçiriyorum. Ben, yapılan hiçbir zulmü gereğince ispat edemedim, inanmak istemediler. Bu şahıs, benimle konuşmak istedi. Kabul ettim ve beni tenha yere çekti. Kameralarda da görüleceği üzere şahıs önde ben de gerisinden gittim. Şahsın üslubu değişince elimi cebime atıp gizlice olanları kayıt altına aldırdım, ses kayıt tuşuna gizlice bastığımı anlamadı. Lakin elimi cebimden çekmemi, ‘Artistlik yapma, sok o telefonu cebine’ diyerek tekraren emretti. İsteyen herkes gelip kayıtları dinleyebilir. Polis de imgeleri temin etti. Kendisine en küçük saygısızca halim, temasım, kelamım varsa ben derhal onurumla istifa ederim. Yıllardır öğrencileri, öbür akademisyenleri, memurları dolduruşa getirerek şahsıma karşı onları manipüle ettiler. Sesimi çıkarmadım, muhatap olmadım. Ben, kimsenin odasına gidip dedikodu, gereksiz muhabbet yapmadım.
“DEVLETİMİZDEN YARDIM İSTİYORUM”
Ben eşkıya değilim, sokak serserisi değilim. Ben bir akademisyenim, çocukluğumda en son arbede etmişimdir. Ses kaydı ve kamera imgeleri sabittir. Şayet en küçük yalanım varsa vallahi istifa ederim. Avukatım aracılığıyla şahıs hakkında darp, eziyet, hürriyetten mahrum bırakma, hakaret ve tehdit kabahatlerinden farklı ayrı dava açıyoruz. Rektörlüğe de darp raporu ve ses kayıtlarını kanıt olarak sundum. Devletimizden yardım istiyorum. İmajları, kaydı dinlesinler, can güvenliğim yok. Konuşmalarda kendisine ‘kardeşim’ diye hitap ettiğim bu şahıs gerek ses kaydı gerek kamera imgelerinde de görüleceği üzere boğazımı kolları ortasına alarak açıkça öldürmeye teşebbüs etmiştir. Beni zorla alıkoymuş, hakaret ve tehditlerle gitmemi ve telefonumu dahi elime almamı engellemiştir. 155’i arayacağımı söyledim aradım iki polis memuru geldi. Beni yere attığı için ellerim yaralanmıştı hastaneye gittik darp raporu aldım.
“HER SENE ÜNİVERSİTE AKADEMİK TEŞVİKTE DERECE ALIYORUM”
Adım bu türlü bir olaya karıştığı için utanç duyuyorum. Yıllardır büyük bir çabayla çalışıp üretiyorum. Munzur Üniversitesi’nde araştırma görevlisiyim, bugüne kadar 9 bilimsel kitabım, 4 kitap kısmı, 39 hakemli mecmua, 20 hakemsiz mecmua makalem, 16 bildirim vardır. Her sene üniversite akademik teşvikte derece alıyorum; 2019’da ikinci, 2020’de üçüncü, 2021 yılında ise 80 puanla üniversite birincisi oldum.
Kimseye kaygımı anlatamıyorum. Ben bir yıldan fazladır rektörlükten randevu alamazken bu şahıs, her hafta yöneticilerle halı alanda top oynamaktadır. Ben devletimizden yardım istiyorum.”