Tarımsal Yapılar ve Sulama Kısmı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yusuf Demir, her yıl ölümlü sonuçlara neden olan sel felaketleri öncesinde ihtarlarda bulundu. Çok sıcaklara karşın ani çok yağışların sel felaketine dönüşebileceğine değinen Prof. Dr. Demir, kuraklık konusuna da dikkat çekerek Karadeniz Bölgesi’nin Türkiye’nin geleceği olduğunu tabir etti.
Son aylardaki yağışların aldatıcı olmaması gerektiğini ve su kaynaklarının dikkatli kullanılmasının mecburî olduğunu söz eden Ziraat Fakültesi Ziraî Yapılar ve Sulama/Biyosistem Kısmı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yusuf Demir, “Son 3-4 ayda Karadeniz başta olmak üzere ülkemiz hoş yağış aldı. Bu tarım açısından sevindirici. Değerli olan bu sürecin daima ve istikrarlı olması. Yakın vakitte dünyada da pek çok yerde ani beklenmedik yağışlar, seller ve kuraklık baş gösteriyor. Global iklim tesirini yalnızca aşikâr devirde yağış, kuraklık ya da afet olarak görmüyoruz. İklimin genel manada değişmesi, beklenmedik vakitte beklenmedik iklim olaylarının yaşandığını görüyoruz. 3-4 ay hoş yağışlı geçince ‘Problem bitti, ne hoş, dünya düzeliyor’ üzere algılar oluşabilir. Bu olayları gerçek anlamamız gerekiyor” dedi.
“METEOROLOJİK DATALAR TEMMUZ, AĞUSTOS VE EYLÜL AYLARINDA KURAKLIK RİSKİNİ ÖNGÖRÜYOR”
Temmuz, ağustos ve eylül aylarında kuraklık yaşanabileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Yusuf Demir, “Ülkemizde de global iklimin tesirine bağlı olarak vakit zaman farklı bölgelerde doğal afetler ile karşılaşabiliyoruz. Hava sıcaklığındaki artışlar global iklime bağlı olarak kuraklık riskindeki artışlar ülkemizin tümünü etkiliyor. Son yıllarda Akdeniz Bölgesi’nden yani güneyden gelen kuraklık riskinin ülkemizin birçok yerinde tesirli olduğunu biliyoruz. Bu sene için meteorolojik datalar temmuz, ağustos ve eylül aylarında muhakkak periyotlarda risk ayları olarak bedellendiriliyor. Zira yağış rejiminin sürekliliği, devamlılığı ve değişiklikler o aylarda yeni bir kuraklık riskinin olacağı telaşını bizde oluşturuyor. İnşallah bu türlü bir sonuç oluşmaz, ziraî olarak da güzel sonuçlar alırız” diye konuştu.
“KARADENİZ’DE SEL FELAKETİYLE KARŞILAŞABİLİRİZ”
Yakın vakitte Karadeniz’de yaşanabilecek sel felaketi hakkında da ihtarlarda bulunan Prof. Dr. Demir, “Haziran, temmuz, ağustos ve eylül devirlerde en büyük sorunu geçen yıllarda da görüldüğü üzere Karadeniz Bölgesi yaşıyor. Zira Karadeniz, coğrafik ve iklim özellikleri itibariyle farklı bir bölge. Karadeniz Bölgesi’ndeki yaz aylarındaki yağışlar vakit zaman doğal afetleri beraberinde getiriyor. Geçen birkaç yıla baktığımızda bu aylarda önemli manalarda seller yaşandığını görüyoruz. Bunun sebeplerinden bir tanesi iklimsel değişim, yağış rejiminin değişmesi ve muhakkak devirlerde çok şiddetli ani yağışların meydana gelmesi olduğu kadar insanoğlunun tabiat ve etrafa yaptığı tesir, doğal etraftaki tahribatlar, düzensizlikler, HES’lerin artması, HES’lerle birlikte dağların doruğundaki su yüzeyi alanlarının artması ile bunların ani buharlaşmalar meydana getirmesi sonucunda da bilhassa çok sıcak periyotların çabucak ardından şiddetli buharlaşma ile birlikte yağış rejiminin değişmesi ve yağışların meydana gelmesi. Bunların her biri birer etken olabilir. Önümüzdeki süreçte yağış rejiminin değişkenliği bizi bu noktada ikaz vermeye halkımızın bu noktada daha dikkatli olması gerektiğini tabir etmeye zorluyor. Bilhassa Karadeniz’in coğrafik yapısını dikkate alarak bu bölgede yaşayan halkımızın bölgede gelebilecek ani sel felaketlerine, yağış değişkenliğine karşı dikkatli olmaları, bilhassa dere yataklarından uzak durmaları, o bölgelerde mümkün olduğu kadar gerekli yerleşim alanlarını yahut süreksiz olsa da muhakkak ikamet imkanının ortadan kaldırılması, dere yataklarındaki çalışmaların yahut o alanlardaki hizmet anlayışının biraz daha riskten uzak hale getirilmesi hepimiz için çok değerli. Temmuz sonu ağustos başı üzere bu çeşit felaketlerle karşılaşabiliriz. İnşallah bu sene felaketleri yaşamayız fakat yağış rejimindeki değişiklik bu uyarıyı verme zorunluğunu doğuruyor” biçiminde konuşuyor.
“KARADENİZ, 25-30 YIL YEŞİL KALABİLECEK, KURAKLIKTAN EN AZ ETKİLENECEK BÖLGE”
Karadeniz Bölgesi’nin su ve kuraklık manasında Türkiye’nin en değerli bölgesi olduğunun altını çizen Yusuf Demir, ayrıyeten şunları söyledi:
“İnsanoğlu olarak doğayı ve çevreyi kirlettikçe etraftaki dönüşümü etkiliyoruz. Suyu, toprağı ve ormanlarımızı kirletiyoruz. Karadeniz Bölgesi’ndeki yeşil alanlar yok hayli bölgedeki yağış rejimi değişiyor. Hasebiyle yeşili koruyup, çoğaltacağız ki Türkiye’nin önümüzdeki 25-30 yıllık süreçte yeşil kalabilecek, kuraklıktan en az etkilenecek bölge olarak Karadeniz Bölgesi olarak gösteriliyor. Karadeniz Bölgesi Türkiye’nin geleceği. Bu bölgeyi ne kadar koruyabilirsek geleceğe o kadar taşıyabiliriz. Suyu ve su kaynaklarını yanlışsız kullanmalıyız. Geçen kuraklık periyotlarında Karadeniz dağlarının ana atar damarı olan pınarların bile kuruduğunu biliyoruz. Önümüzdeki periyotlarda bunların yaşanmaması için ani kuraklıkla birlikte ani şiddetli selden etkilenmemek için de insanımızın suyu gerçek ve istikrarlı kullanması değerli. Bu bölgedeki su kaynaklarını muhafaza çabası çok kıymetli. Biz çevreyi ne kadar çok kirletir ve yok edersek o kadar felakete davet yaparız. Yalnızca su kaynaklarında, dere yataklarında önlem almakla bu işi çözemeyiz. Bu işin tahlili; 85 milyonun uğraşı fakat bilhassa son yıllarda birçok selle karşılaşan Karadeniz Bölgesi insanın daha hassas hale gelmesi ve bilinçlenmesi çok kıymetli. Bu hem lokal idareleri hem de herkesi ilgilendiriyor. Biz kendi kendimize yapıyoruz. Tabiat kendi döngü ve sürecini devam ettiriyor. Bu süreci ne kadar zorlarsak, olumsuz tesirler yaparsak, kendi felaketimizi o kadar çabuk hazırlıyoruz. O yüzden de hazırlıklı olmak hepimizin sorumluluğunda”