Alkole bağlı olmayan yağlı karaciğer hastalığı olarak geçen, karaciğerde olağandan fazla yağ birikmesinin yol açtığı sinsi bir hastalık olarak tabir edilen (Non-Alkolik Steato Hepatit) NASH’a karşı her yıl 9 Haziran Milletlerarası NASH Günü hasebiyle farkındalık aktiflikleri gerçekleştiriliyor. Bu çerçevede Sepetçiler Kasrı’nda gerçekleşen aktifliğe İstanbul Vilayet Sıhhat Müdürü Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, Marmara Üniversitesi Gastroenteroloji Enstitüsü Müdürü ve Türk Karaciğer Araştırmaları Derneği Yağlı Karaciğer Alt Çalışma Kümesi Lideri ve 2018 yılında dünyada ‘Tıp Bilimine İstikamet Veren 100 Türk‘ ortasında yer alan Prof. Dr. Yusuf Yılmaz, İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Gastroenterohepatoloji Öğretim Üyesi, Türk Karaciğer Araştırmaları Derneği İdare Heyeti Üyesi Sabahattin Kaymakoğlu, Prof. Dr. Murat Akyıldız ile hastalar ve doktorlar katıldı.
Etkinlikte Türkiye’de 20 milyon yağlı karaciğer hastası bulunduğu bunların en az 2 milyonunun siroz riski taşıyan ‘NASH’ hastası olduğu belirtildi. Hastalığın sinsi bir halde ilerlediği ve şimdi bilinen bir ilaç tedavisinin bulunmadığına dikkat çekilirken obezitenin karaciğere verdiği büyük ziyana vurgu yapıldı. İstanbul Vilayet Sıhhat Müdürü Prof. Dr. Kemal Memişoğlu da obezite ve hareketsizliğin büyük bir tehlike olduğuna dikkat çekerek ihtarlarda bulundu.
Salgın sürecinden bahseden İstanbul Vilayet Sıhhat Müdürü Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, “Covid’de en büyük ziyan görenler yahut maalesef kaybettiklerimiz genelde vücutlarına yeterli bakmayan, kilolu, yandaş hastalığı olan, antrenman yapmayan hastalarımızdı. ‘Bana bir şey olmaz’ olduktan sonra bu pişmanlığı yaşamaktansa temelinde olmadan bunun farkındalığını yaşatmamız lazım.
– Bugün baktığınız vakit Covid dünyanın gündemi oldu lakin Covid’den ölen sayısıyla sirkülasyon sistemi dediğimiz hastalıklardan ölenlerin sayısı kıyaslayamayacak kadar farklıdır. Dünyada senede yaklaşık 17 milyon insan yalnızca dolanım sistemi hastalıklarından ölüyor. Çok daha ilginci; tartıştığımız karaciğer yağlanmasına bağlı sirotik hastalık dediğimiz temelinde çok daha sinsi ve çok daha yaygın.
Bu toplumun şu andaki en büyük risklerinden bir tanesi; obezite, 4 şahıstan birinde yağlanma görüyoruz. Bunların sanıyorum onda biri hastalık haline geliyor. Karaciğeri bittikten sonra pişmanlığın yarar etmeyeceğini insanlarımızın bilmesi lazım, baktığınız vakit nakil bekleyen bir sürü hasta var. Biz insanların hastalığını tedavi etmekten çok hastalanmamasından memnun oluyoruz. Ben işsiz kalmaya razıyım kâfi ki beşerler sağlıklı kalsın” dedi.
“20 – 30 SENE SONRA HASTALIKLARLA BOĞUŞUR HALE GELECEĞİZ”
NASH hastalığında tarama çalışmalarına yönelik gelen bir soruya ait konuşan Prof. Dr. Memişoğlu, “NASH ile ilgili bir tarama yok. Bugün olmaz, yarın olmaz lakin diyelim ki on sene sonra bu yağlanma birikim halinde olduktan sonra temel sorun yaşıyorsunuz. Siz tarama yaptırdınız, hiçbir şey çıkmayabilir ancak beş sene sonra olumsuz beslenme alışkanlığına devam ederseniz yağlı karaciğeriniz olur. O vakit iş işten geçmiş oluyor. Ek besin veriyoruz, süratli beslenme alışkanlıkları var.
– Hele Covid’de konutta oturup hiç idman yapmayan çocuklarda kilo oranlarının arttığını görüyoruz. Kilolu çocuklar hele ergenlikte de bu kiloları veremeyince metabolizmanın yaşlandığı muhakkak yaştan sonra birçok meseleyle boğuşur hale geleceğiz. Şimdiden bu riski ben bilhassa belirtmek istiyorum. Genç nüfusu olan bir ülkede şayet siz gözetici sıhhat sisteminde esirgeyici önceliğinizi vermezseniz toplum olarak da vermezseniz bugün baktığınız vakit kimi gelişmiş ülkelerde fevkalade obezite, kilo sıkıntıları var.
– Bu kilo problemleri çözülemeyecek boyuta gelmiş durumda. Tahminen şu anda çok göz batmıyor olabilir fakat ben eminim ki 20-30 sene sonra bu alışkanlıklarımızla sahiden büyük, sıhhatle ilgili bilhassa obezite ve hareketsizliğin neden olacağı hastalıklarla boğuşur hale geleceğiz ki ülkemiz diyabet manasında şu anda maalesef yeterli bir konumda değil” tabirlerini kullandı.