Göz Hastalıkları Uzmanı Dr. Serkan Güreser, gözlerimiz hakkında bilmediğimiz değişik bilgiler paylaşarak tüm bebeklerin doğuştan renk körü olduğunu ve ağladıklarında göz yaşlarının dökülmediğini söyledi
Liv Hospital Ankara Göz Hastalıkları Uzm. Dr. Serkan Güreser, gözlerin 5 duyu ortasında yer alan en kıymetli organ olduğunun altını çizerek, “Gözlerimiz sayesinde etrafımızdaki cisimleri 3 boyutlu olarak görürüz. İki beğenilen yer alan kör noktalar sayesinde de derinlik algısı yaratılmış olur. Bunun yanı sıra gözlerimiz hakkında bilinmeyen birtakım farklı gerçekler kelam konusudur” dedi.
YENİ DOĞMUŞ BEBEK GÖZ YAŞI DÖKMEZ
Uzm. Dr. Serkan Güreser gözlerimiz hakkında duyunca şaşıracağımız bu değişik bilgileri şu biçimde sıraladı;
“Tüm bebekler doğuştan renk körüdür: Bebeklerin renk algısı çeşitli testlerle tespit edilmiştir. Yaklaşık 1 aylıkken renklerin parlaklık ve yoğunluğu algılanabilir. 3 aylık bebek ise kırmızıyı da içeren birçok ana rengi görebilir. 4. ay civarında renk görüşü büsbütün gelişir.
Yeni doğmuş bir bebek ağladığında gözyaşı dökmez: Zira gözyaşı üretimi gözün dış üst kısmında bulunan gözyaşı bezi tarafından 1.ayda başlar ve tam üretim kapasitesi 3. ayda ulaşır.
Yeni doğan bebekler yaklaşık 20-40 cm uzaktaki objeleri en net formda görebilirler: Bebek anne karnında ışık algısına sahiptir ve bu tam görme kabul edilmez. Yeni doğan bir bebek, doğduğunda aydınlığı ve karanlığı ayırt edebilir. Göz teması 3 aylıkken başlar, bebeğin görme uyumu gelişir ve ekseriyetle hareket eden objeyi gözleriyle takip edebilir. Göz kasları tam olarak 6. ayda gelişir.
Lensler gözün ardında kaybolmaz: Kent efsanesinin tersine, göz kürenizin yapısı nedeniyle hiçbir kontakt lens gözünüzün gerisinde ‘kaybolamaz’. Gözün üst ve alt ksımları konjonktiva denilen şeffaf yapı ile kaplı olup, orbita içine burada rastgele bir geçiş yoktur. Üst kapağınız altına kaçmış olabilir. Kapağı aksi çevirerek denetim edebilirsiniz. Lens, gözünüzün içinde değilse yerde yahut masanızda aramanızı tavsiye ederiz.”
ASLINDA HER ŞEYİ AKSİ GÖRÜYORUZ
Uzm. Dr. Serkan Güreser, her şeyi aykırı gördüğümüzü ancak manzarayı hakikat halde üst çeviren temel organımızın beynimiz olduğunu lisana getirerek, “Işık, göz bebeğinden geçip merceğe ulaşır. Mercekte ikinci kez kırılır ve akabinde camsı cisimden geçerek ağ katmanda bulunan görme noktasına düşer. Burada karşıt manzara meydana gelir. Beyinde oluşan karşıt manzara, görme noktasında yer alan algılanır ve beyin ile hudutlar görme merkezine taşınır. Beyindeki bulunan görme merkezinde aykırı manzara düz bir biçimde algılanır ve bu sayede de görme olayı gerçekleşmiş olur” formunda konuştu.
GÖZÜMÜZ KAMERA OLSA, 576 MEGAPİKSEL OLURDU
Göz Hastalıkları Uzmanı Dr. Serkan Güreser, kelamlarına şöyle devam etti;
- “Göz, bedeninizdeki en süratli kastır. Bu nedenle, bir şey süratli bir biçimde gerçekleştiğinde, “Göz açıp kapayıncaya kadar” deriz.
- İnsan gözü, rastgele bir anda, dinlenmeye gereksinim duymadan yüzde 100 çalışabilir.
- İnsan gözü bir dijital kamera olsaydı, 576 megapiksele sahip olurdu.
576 megapiksel çözünürlük, tek tek pikselleri ayırt edemeyeceğiniz kadar keskin ve net bir imgeye sahip bir ekran oluşturmak için, görüş alanınızın boyutundaki bir alana 576 milyon piksel yerleştirmeniz gerektiği manasına gelir. Gözümüz daha çok bir dedektif üzeredir, etrafınızdan ipuçları toplar, akabinde modülleri bir ortaya getirmek ve tam bir fotoğraf oluşturmak için onları beyne götürür. Yeniden de günlük görsel tecrübemize gelince, gözü megapiksellerle anlatmak çok hafif kalır.”
YILDA 4 MİLYONDAN FAZLA DEFA GÖZ KIRPIYORUZ
- “Yılda ortalama yaklaşık 4.200.000 defa göz kırparız. Genelde, ortalama bir insan dakikada 10-12 sefer göz kırpmaktadır ve iki göz kırpması ortasındaki müddet 2-10 saniye ortasında değişmektedir. Göz kırpması göz yüzeyinde gözyaşının dağılım için çok kıymetlidir. Bilgisayar kullanımı, okuma esnasında kırpma sayısı yarıya düşebilir.”
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı